Geçen haftaki köşe yazımda genel bir değerlendirme yaptım. Bundan sonraki köşe yazılarımda ise o değerlendirmenin her kelimesini tek tek açacağım.Bu değerlendirmeler ise kiminin hoşuna gidecek, kiminin zoruna…Kimse kusura bakmasın…Eleştiriye hazır olun….Övülmeye hazır olun…Buna ben de dahilim…Şunu unutmamalıyız ki en büyük güç ne siyasette, ne koltukta, ne sizde nede bende… En büyük güç gerçeklerde…Ha bu arada doğruları okumak gücünüze gidiyorsa lütfen yazılarımı takip etmeyin…Gerçeklerin üstünü örtersiniz ama yok edemezsiniz. Elbet bir yerden filizlenir ve karşımıza çıkar…Önceden bildiğim Pınarhisar’ı kısa cümlelerle bu sayıda geçip, ilk Pınarhisar’a görevlendirildiğim günlerden başlayacağım anlatmaya…Herkes bilir ben küçük şirin bir ilçe olan Demirköy’de yaşıyorum. Doğduğum yer, büyüdüğüm yer, yüreğimdeki yer Demirköy…Pınarhisar benim için gelip geçtiğim, otobüs beklediğim, Ali Özer Parkında serinlediğim bir yerdi, ta ki burada görevlendirilene kadar… Tanıdıklarım vardı ama çok değildi, simalarını bildiklerim vardı bir de…İlk geldiğim ve göreve başladığım gün ofisten çıkıp bir çay içmek için Ali Özer Parkı’nın yanındaki kahveye geldim “Selamın Aleyküm” deyip bir sandalyeye çöktüm. Bazısı meraklı gözlerle, bazısı şaşkınlıkla bana bakıp “Aleyküm selam” dediler. İşte Pınarhisar’daki arkadaşlıklarım, dostluklarım, abilerimle, ablalarımla tanışma öyküm böylece başlamış oldu.İsimlerini duyduğum ama kendileri ile tanışmadığım kurum amirleri ile de tanışmam bu günlere denk geldi.Tanışma faslı kısa sürdü tabii… Artık hepiniz beni iyi bilirsiniz… Kısa sürede bana alıştılar, ben de onlara… Kaynaştık ama bir sorun vardı ortada…Ne diye soracaksınız. Bir Pınarhisar Gazetesi var ve kimse bu gazeteden haberdar değil. Vatandaşın o günlerdeki tabiri ile “Sadece adı Pınarhisar.”Dönemin kaymakamı Cemal Demiryürek, dönemin belediye Başkanı Mustafa Cingöz… Çok güzel karşıladılar beni, sevgiyle, saygıyla…İlk tanışmada çaylar yudumlandı, ben anlattım, onlar dinledi. Onlar anlattı ben dinledim. Bu bir süre böyle devam etti. Belediyeye gidiyorum “Haber yok”, kurumlara gidiyorum “Haber yok”Ha bu cümleleri söyleyenlerin de bir suçu yok. Çünkü alışkanlık yok… Çok kısa sürede onlar bana ben onlara alıştım ve Pınarhisar Gazetesi küllerinden çıkarak yeniden doğmaya başladı…Şimdi küçük bir dipnot ile bitireyim bu sayıdaki yazımı; O dönemde “Bir gazeteci var” idim, şimdi “Bizim gazeteci”O dönemde “Sadece adı Pınarhisar” dedikleri bir gazete var, şimdi “İlçemizin Gazetesi”İşte sadece bunun için bile teşekkürler Pınarhisar….
Köşe yazısı
Yayınlanma: 26 Temmuz 2022 - 08:27
KİMİNİN HOŞUNA GİDECEK, KİMİNİN ZORUNA
Geçen haftaki köşe yazımda genel bir değerlendirme yaptım
Köşe yazısı
26 Temmuz 2022 - 08:27